21 Nisan 2016 Perşembe

Nakkaşlık Geleneği

Nakkaşlık gelişkin bir Osmanlı geleneksel zanaatıdır. Bir halk zanaatı olmaktan ziyade, saray ve çevresinde icra edilmiştir. Nakkaşlar, esas olarak minyatür sanatında özelleşmişlerdi. Minyatürler ince işlenmiş küçük boyutlu resimlerdir.

Bu resimlerde kişiler ve nesneler iki boyutlu ve renkli olarak resmedilir. Bu resimler, nesneler ile canlıların boyutları ve bunların resim içine yerleştirilmeleri bakımından gerçekçi değildir. Nesnelerin ve canlıların tasvirleri belli bir modeli izlediği için, dönem hakkında önemli bilgiler içerirler. Türkçede minyatüre nakış veya tasvir adı verilir. Bu mesleği yapan kişilere ise nakkaş denilir. Osmanlı nakkaşları sadece minyatür yapmazlar, ayrıca tabak, kapak, asa, sandık gibi eşyaları da resimlerle işlerlerdi. Evliya Çelebi dört çeşit nakkaş tanımlamıştır.

Bunlardan ilki esnâf-ı nakkaşân-ı cihân’dı. Bunların bazılarının dükkânları vardı, bazıları ise evlerinde çalışırdı.  Bu nakkaşlar eserlerinde çeşitli konuları işlerlerdi. İkinci grup esnâf-ı nakkaşân-ı mussavirân’dı. Bu nakkaş grubu öncekilere göre daha az sayıdaydı. Bunlar Şehnâme gibi savaşları gösteren minyatürler yaparlardı. Üçüncü grup esnâf-ı falcıyan-ı musavver’di. Bu alanda çalışan sadece birkaç kişi bulunmaktaydı. Bu nakkaşlar padişahları, savaşları, peygamberleri, deniz savaşlarını, Yusuf ile Züleyha, leylâ ile Mecnûn, Ferhad ile Şirin, Varka-i Gül-i Şâh gibi destanları gösteren resimleri çizmekle yükümlüydü.

Bu nakkaşlara, resimleri müşterilerin önüne açıp talihine hangi resim gelirse onunla ilgili şiirler okudukları için falcıyan-ı musavver, yani tasvir falcıları denilirdi. Dördüncü grup esnâf-ı oymacıyân idi. Bu grup da az sayıda kişiden oluşmaktaydı. Oymalar yaparlar ve bunları hazırladıkları kitapların içinde saklarlardı. Nakkaşlar hakkında ilk bilgiler 16. yüzyıla aittir. Bu yüzyılın ünlü nakkaşları arasında Matrakçı Nasuh, Nigarî, Nakşî ve Şah Kulu yer alır. 18. yüzyılda minyatür sanatı en yüksek aşamasına erişmiştir. Bu yüzyılda çok önemli hattatlar yetişmiştir. Bunlar arasında Mustafa Çelebi, Selimiyeli Reşad, Süleyman Çelebi ve Levnî isim yapmıştır. Özellikle Levnî Osmanlı minyatür sanatında bir tepe noktasıdır. Levnî geleneksel nakış anlayışının dışına çıkarak kendine özgü bir üslup geliştirmiştir. 19. yüzyılda nakkaşlık Batı resim sanatının etkisi altında kalmış ve dönüşmüştür. Yenileşmeci Osmanlı padişahlarının nakkaşhâneyi ihmal etmeleri ve Batı resim sanatına önem vermeleriyle birlikte bu sanat da ölmüştür.
Doç.Dr. Suavi Aydın
http://turkiyekulturportali.gov.tr/Sayfalar/HalkBilim/ElSanatlariGelenegi/GelenekselMeslekler/Nakkaslik.aspx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder