12 Temmuz 2016 Salı

Atatürk Ve Sümer-Türk İilişkisi

Atatürk'ün sumerlilere olan ilgisinin ilk olarak, bir Fransızca kitapta okuduğu ve altım çizerek yanma "mühim=önemli" diye not düştüğü "Sumerliler Orta Asya’dan gelmiş olabilirler ve dilleri Ural-Altay dillerine benziyor” cümlesi ile başladığı kanısındayız. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin kuruluşunda, her yerde adı "Asuroloji” olan bölümün adını, "Bırakın şu Samileri!” diyerek "Sümeroloji” koydurtması ve yeni açılan bir bankaya "Sumerbank” adını verdirtmesi hep Sumerlilere olan ilgisindendi. Çünkü çok uygar olan Sumerlilerin Orta Asya’dan gelmesi, dillerinin Türk diline benzemesi nedeniyle bu uygarlığın kökleri Türklere dayanmış olamaz mıydı?

Atatürk, Türklerin tarihinin ve dilinin -Batı'nın uygun gördüğü gibi- İsa'nın doğumundan biraz önce başlamadığına, binlerce yıl önceye gittiğine ve Türklerin büyük bir kültüre sahip olduklarına inanıyordu. Bu inancın, kendi uzmanlarımız tarafından araştırılmasını ve kanıtlanmasını öngördüğü için yalnız Türk tarihi, kültürü ve dili araştırmalarını sağlayacak uzman yetiştirmek üzere kurdurttu- ğu Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne Sümeroloji bölümünü de açtırmış, yabancı eğitimcilerle bu konuda uzmanlar yetişmesini sağlamıştı. Ayrıca bu yetişen uzmanlara çalışmaları için gerekli yardımı sağlayacak "Tarih” ve "Dil” kurumlannı oluşturmuş ve bunların, gelen hükümetlerin isteği doğrultusunda değil de özgür araştırmalar yapabilmesi için, bu kuramların sermayesini kendi vererek özerk yapmıştı.

Bütün bunlara karşılık o zamandan bu yana Atatürk’ün istediği doğrultuda çalışmalar oldu mu? Olduysa bu çalışmalar herhangi bir sonuç verdi mi?

Atatürk’ün bu isteğine, ilk olarak hocam Prof. B. Landsberger, 1937 yılında yapılan ”2. Uluslararası Tarih Kongresinde sunulmak üzere hazırladığı bildiride, Sumerlilerin Türk olduğunu değil, ama Sümer belgeleri arasında DÖ 2400'lerde Sümer ülkesine doğudan gelerek büyük Akad krallığına son veren ve oralarda 150 yıl kadar krallık sürdüren Gut/Kut halkının kral adlarının Türk adı olduğunu ortaya koyarak katkıda bulundu. Bu bile Türklerin o tarihlerde varlığını, akınlar yaptıklarını, krallıklar kurduklarını gösteriyor. Hocamız bu çalışmayı Türkolog Von Gabain ile birlikte yapmıştı. Bu krallardan dördünün adı kendi zamanlarında yazılmış belgelerden, gerisi de çok daha sonraları yazılmış "Sümer Kral Listesinden çıkarılmıştı. Bunlardan: Yarlagan, Tirigan, Şarlak veya Çarlak, Elu- lumeş, İnimbakeş, Yarlaganda, Tiriga ve Ingişu’yu sayabiliriz.

Daha sonra, Prof. Osman Nedim Tuna'mn çalışmasını görüyoruz. Sümer ve Türk Dillerinin Târihî İlgisi ile Türk Dilinin Yaşı Meselesi adlı kitabında fonetik ve anlam bakımından aynı olan Sumer- ce-Türkçe 165 kelimeyi eşleştirmiş. O, bu tezini Amerika'da Sume- rologlann ve Türkologların bulunduğu bir kongrede sunmuş ve orada karşı çıkan olmamış. Fakat çok sonra duyduğuma göre, arkasından onunla alay etmişler! Ne kadar üzüldüm buna... Alay edeceklerine, namuslu bilim insanlarına yakışan bir biçimde yanlışını söyleyip bu tezini çürütmeleri gerekirdi... Bu tez hiç de yabana atılacak gibi değildi. Osman Nedim Tuna, Sumerliler ile Türkler arasında tarihsel bir ilişki bulunmasını, en az 3500-4000 yıl önce Anadolu’nun doğu bölgesinde yerleşmiş olmalarına bağlıyor. Türk dili, 5500 yıl önce bağımsız ve iki kollu bir dil olarak bulunuyordu. İlk ana Türkçe ise 10.000 yıl önceye gidiyor, diyor Osman Nedim Tuna.

Mühendis Selahi Diker, ömrünün 40 yılında bütün dillerle ilgilendi ve bu arada, Sumerce ile Türkçeyi karşılaştırarak bütün dillerin anasının Türk dili olduğunu kanıtlayan Anadolu'da On Bin Yıl, Türk Dilinin Beş Bin Yılı, Eski Kayıp Dillerin Çözümü kitabını yazdı. Bunda, anlam ve fonetik bakımdan birbirine uyan Sumerce- Türkçe kelimeleri karşılaştırmıştır. Son zamanlarda, yine bir mühendis ve mimar olan Ünal Mutlu, kubbe mimarisinin tarihini araştırırken Sumerlilere dayanıyor. Uygarlığın başlangıcı onlarda olduğuna göre, uygarlığa ait ilk kelimelerin de onlarda başlaması gerektiğini düşünerek internetteki Sumerce sözlükleri elinde olan Türk dillerine ait sözlüklerle karşılaştırarak pek çok kelimenin fonetik ve anlam bakımından Türkçeye uyduğunu görüyor. Bunları toplayarak Dünya Uygarlıklarında Türk Dili ve Kenger Uygarlığı adı altında bir kitap yayımladı.

Bunlardan başka, çeşitli Türk devletlerinde bu yolda çalışmaları görüyoruz. Bunlardan biri de Olcus Süleyman'ın Az İ Ya kitabı. Bu kitap 1975'te Rusya'da yayımlanınca hemen yasaklanmış. Çünkü içinde Slav destanlarında Türk etkileri ile Sumerce-Türkçe kelime karşılaştırmaları yapılmış. Rus devrimi sona erince yeniden basılan bu kitap, Türkçeye de çevrilerek Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı tarafından yayımlandı. Daha önce, kelime karşılaştırmaları bu dilleri kullananların aynı kökten olduğunu göstermez; aynı konudaki kelime benzerliği gerek, denmiş. Olcas Süleyman buna cevap olarak 4 gruba ait 60 Türkçe-Sumerce kelimeyi karşılaştırmış.

Azerbaycan'dan Atakişi Celiloğlu Kasım, Sumerce Kesin Olarak Türk Dilidir adlı kitabında bunu kanıtlamaya çalışmaktadır.

Türkmen olan Begmyrad Gerey, 5000 Yıllık Sumer-Türkmen Bağları adlı kitabında Sümer kültürü ile Türk kültürü arasındaki benzerliklerle birlikle anlam ve ses uyumu olan 250 Sumerce ve Türkçe kelimeyi göstermiştir.

Bir de İran'da Roshan Kheyavi tarafından hazırlanmakta olan Türkçe etimoloji sözlüğünde 101 Türkçe kelime arasında 35 tanesi Sumerce ile uyuşmaktadır.

Diş hekimi dostum Engin Çoruh, iki yıl önce Almanya'da bir kitaplıkta bulduğu Fritz Hommel'in 1914 tarihinde kendi el yazısıyla dil karşılaştırmalarına ait yazmış olduğu bir makalesinin kopyasını getirdi (kendisine binlerce teşekkür!). Bu makalede Fritz Hommel, bir Alman Türkolögla çalışarak 200 Sümer kelimesi ile anlam ve ses uyumu bakımında eş olan Türkçe kelimeyi karşılaştırmış. Ayrıca gramer bakımından da bazı benzerlikleri göstermiş. Bir profesöre armağan olarak yazılan bu makale, her nedense o tarihten sonra bir yerde yayımlanmamış. Belki de ırkçılık yüzünden. İlginç olanı, ilk zamanlarda Sumerlilerin Asya'dan gelmiş olabilecekleri ve dillerinin Ural-Altay dillerine benzediği bir hayli Sumerolog tarafından söylendiği halde, son zamanlarda yazılan kitaplarda onların nereden geldiklerinin bilinmediği, dillerinin de hiçbir dile benzemediği yazılmaktadır.

Bütün bu çalışmalarda, en az 700 Sumerce kelimenin Türkçenin çeşitli kollarında karşılığı görülmektedir. Hatta öyle kelimeler var ki, bugünün Anadolu Türkçesine uymaktadır. Bunlardan bu- lug=güç, güçlü (buluğ çağma girmiş, delikanlı) iri=büyük, di- ri=canlı, kumul=kimyon , zirdum=zeytin, Dumuzi=Temmuz. Türk devletlerinde, domuz=yaz aylan; Kaşgarlı’da "cehennem” anlamında geçer.

Yeni bir proje olarak bütün bu çalışmalan bir araya toplamayı, onlan birbirleriyle ve Sümer sözlükleriyle karşılaştırarak çalışmayı planlıyoruz. Kaynak Yayınlan, bu projeyi desteklemeyi kabul etti. Yayınevinin elemanı olan Sayın Sadık Usta, Almanca çevirileri ile gereken yardımlan yapacak. Sayın arkeolog Nurdoğan Gülen ve Sayın M. Ünal Mutlu, bu yaymlann bir araya getirilmesi ve karşı- laştıımalanm üstlendiler. Aramıza aynca Türk dili etimolojisi üzerinde çalışan bir veya iki uzman da almamız gerekecek.

Son olarak, Sumerlilerde Tufan, Tufan'da Türkler1 kitabımızdaki jeolojik buluntulara ve Sumer-Türk efsanelerine dayanarak Su-

1 Muazzez İlmiye Çığ, Sumerlilerde Tufan, Tufan'da Türkler, Kaynak Yayınlan, 5. basım, Ekim 2009.

sümerlilerden din kitaplarına geçen "Tufan" olayının, Asya'da 10.000 yıllarında buzların erimesiyle olan büyük taşkınlıkların bir anısı olduğunu -efsaneler, destanlar, yer adlan ve daha başka bağlantılarla-, Sumerlilerin Türklerin bir kolu olduğunu ve Asya'dan göç ettiklerini kanıtlamaya çalışarak Atatürk'ün bu konuda açtığı yolda büyük bir ilerleme yaparak sonuca yaklaştığımızı söyleyebiliriz.

KAYNAK: Atatürk Ve Sümerliler. Muazzez İlmiye Çığ. Kaynak Yayınları. 2011. s. 58-62

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder